11 Temmuz 2015 Cumartesi

İngiltere Gezimden Geriye Kalanlar/ Temmuz 2014

Bildiğiniz üzere geçen yıl birkaç haftalığına İngiltere'ye gittim. Sadece Londra'yı değil, birçok şehri gördüm. Oradaki bir okulda konakladım. Başka ülkelerden de olmak üzere tam 1200 öğrencinin olduğu bir okuldu. Çok eğlenceli vakit geçirdim. Bilirim benim gibi İngiltere'ye merakı olan çoktur (benim kadar olmasa da sddsfj) O yüzden oradaki gezdiğim yerleri ve deneyimlerimi merakı olanlarla paylaşmak istedim. Benim çektiğim fotoğraflarla İngiltere'yi benim gözümden görün. Normalde tam tamına 2845 FOTOĞRAF çekmişim ama hepsini koyamayacağım için elimden geldiğince az fotoğrafla size göstermeye çalıştım. Umarım beğenirsiniz:)


İngiltere'ye ailesiz olarak gittim. Arkadaşlarımla birlikte gezdik İngiltere'yi. Bunun için annem ve babama tekrar teşekkür etmek isterim çünkü beni tek başıma bir ülkeye gönderdiler ve tüm imkanları sağladılar. Londra'ya uçakla 4.5 saatte vardık. İngiltere'deki en büyük havaalanı olan Heathrow'a indik. Şimdiden uyarayım eğer British Airways ile gitmeyi düşünüyorsanız sakın kahvaltılarını yemeyin yoksa mideniz kaldırmaz.

Londra'dan otobüsle alındık ve Kazakistanlı öğrenciler ile birlikte 1.5 saat süren  bir yolculukla kalacağımız okula vardık. Okulun ismi Ardingly College. Yukarıda gördüğünüz resimdeki sadece okulun eğitim verilen, yemekhanenin ve etkinlik sınıflarının olduğu kısım. Kaldığımız yatakhaneler 6 bina olmak üzere birazcık yürüme mesafesi olan bir yerdeler yani üstteki resimde yoklar. Zaten kaldığımız okul çok geniş bir arazideydi. Örneğin bu okulun yanında çok büyük de bir göl vardı (göle girmek serbest) Haftaiçleri sabah 8.00 ve 12.00 arası farklı ülkeden insanlarla birlikte dersler görüyor. Öğle yemeğimizden sonra da 2 etkinlik seçme hakkı kazanıyorduk. Bu etkinlikler el işinden tutun da Sporlara ( Sadece futbol falan değil tenis, hentbol, kriket, rugby, su sporları vb.) hatta film izleme etkinliğine kadar uzanıyordu. Akşam yemeklerinden sonra her gün başka bir etkinlik oluyordu. Örneğin karaoke, disco, hazine avı, barbekü gecesi, yetenek show ve daha niceleri. Saat 23.00 a kadar yatakhaneye girmek zorunlu değildi. Haftaiçleri ne kadar üzücü olsa da 7.00'da kalkıyorduk ama haftasonları istediğimiz saatte uyanabiliyorduk. ve okulun en güzel yanı her tarafta full çeken bir wifi olmasıydı. Pazar ve cumartesi günleri tam gün, hafta içleri (çarşamba ve cuma) yarım gün olmak üzere gezilerimiz vardı. Vee şimdi sıra geldi gezilere....



Stonehenge: Bu taşları görebilmek için 3.5 saatlik yol gittik biz -_- Bu taşları uzaylıların koyduğuna inanıyorlar. Gerçekten de biraz ilginç çünkü taşlar acayip büyük ve eski zamanlardaki insanların bu taşları üst üste koymaları için vinç falan gerekiyor.



Color Festival: Okul bizi Color run festivallerine götürdü. Bu festivaller binlerce insanın renkli kumla birlikte koşmasıyla yapılıyor. Ayrıca konserler verildi ve akşama kadar çok eğlenceli vakit geçirdik.


İngiltere'nin Müzikalleri: Londra'nın merkezindebolca tiyatro oyunu izleyebilirsiniz. Çok ünlü müzikalleri var. Biz Wicked adlı bir müzikale gittik. Oz Büyücülerini konu alan eğlenceli bir müzikaldi. Eğer Londra'ya giderseniz mutlaka bir müzikal izleyin. ( Fotoğrafı internetten buldum çünkü fotoğraf çekmek yasaktı)


Cambridge University: Okul bize en ünlü üniversiteleri de gösterdi. Ayrıca Cambridge başlı başına bir şehir. Cambridge Üniversitesi Oxford kadar beğenimi alamadı yine de çok geniş bir araziye kuruluydu ve çok büyük bir üniversiteydi (üstte görüldüğü gibi) Ayrıca Cambridge şehrini gezmek için zamanımız oldu. cambridge birçok kalesi olan bir şehir. Şu anda kalelerin adlarını hatırlayamıyorum ama 2 tane kaleyi gezdim ve 3 saat kendimiz şehri gezme zamanımız oldu.



Oxford University: Kesinlikle mükemmel bir yerdi. Oxford'da başlı başına bir şehir. Oxford Üniversitesi çok büyük ve çok donanımlı. Oxford Üniversitesinin Kütüphanesi dünyadaki en büyük 3. kütüphaneymiş ama maalesef orada okumayanlar giremiyormuş:( Oxford Üniversitesinin kendi Gözlemevi bile var (yukarıdaki resim) Şansımıza oraya gittiğimizde Mezunların törenleri vardı ve birkaç dakıkalığına izlememize izin verdiler. Oxford'a gittiğinizde Oxford University sweetshirti almayı unutmayın. Ben de kendime bordo olanını aldım:) Ayrıca Oxford şehrini cadde cadde gezdik. 3 saat kendi başımıza gezme hakkımız vardı. Tabiki blca alışveriş yaptım. Serbest zamanımızdan sonra Oxford'daki Ashmylum müzesine gittik. ( Alttaki resim) İngiltere'deki her müzede başka ülkelerden bir şeyler bulmak mümkün. Mesela Türklerle ilgili de birçok şey var bu müzelerde.




Manchester: Manchester şehrinin diğer şehirlerden bir farkı yoktu. Küçük sevimli bir şehirdi (üstteki resim) Şehrin önemli bir kilisesi varmış. Orayı gezdik. Daha sonra 3 saatlik serbest zamanımızda alışveriş yaptık. Veeee şehirden adını alan Manchester United'ın arenasını ziyarete gittik.


Warner Bros Studio Tour: Harry Potter müzesini gezdik. Gerçekten de büyüleyiciydi. Kullanılan kıyafetleri; eşyaları, odaları, bazı karakterlerin heykellerini ve Hogwarts'ın büyük bir maketini gördük (üstteki resim) Maalesef İngiltere'de Amerika'daki gibi gerçek boyutlarda Hogwarts yoktu ama yine de çekim yapılan yerleri görmek çok güzeldi.


Brighton: Brighton bir sahil şehri. Hava normal İngiltere havası gibi yağmurlu değil. İlk başta Brighton'ı kendimiz 3 saatlik serbest zamanla gezdik. Brighton İngilizlerin ünlü yemeği Fish& Chips yemek için en uygun yer. Ama ben şahsen tadını beğenmedim:( Ayrıca burada ve İngilterenin genelinde bolca Türk restoranı var. Türk yemeklerini çok seviyorlarmış. Şehri gezdikten sonra şehrin turistik mekanı olan Brighton Pier'e gittik. (alttaki resim) Brighton Pier içinde alışveriş yapmak için küçük butikleri olan sonunda ise lunapark bulunan denizin üstündeki bir yer. Görülmesi gereken bir yer. Oraya gittiğinizde deniz kenarında turup dondurma yemelisiniz.


Londra: Londra'ya 4 kere gittim. Normalde 2 kere gidiliyor ama bizim hocalarımız hadi biraz daha alışveriş yapalım diye bizi 2 kere daha götürdüler sağolsunlar. Londra'da görülmesi gereken yerleri sizin için sırasıyla yazdım.


Üstteki gibi fotoğraf çekinmezseniz sonra pişman olursunuz haberiniz olsun :D Westminster yani Big Ben Saat Kulesinin bağlı olduğu bina. Devlet ile ilgili olan meseleler burada konuşuluyormuş. Ayrıca Big Ben göründüğünden daha büyükmüş.


Sakın kırmızı otobüslere binmeyi unutmayın. Ben hemen üst kata çıkıp en öne kuruldum:)




London Eye tüm Londra'nın manzarasını gözler önüne seriyor sizin için. London Eye'a binmeden dönmeyin sakın. Göründüğünün aksine oldukça büyük ve yüksek bir dönmedolap. Öyle ki bir kabine 20 kişi sığabiliyor.Bir tur 45 dakika civarı sürüyor. Çook uzun bir sıra var ama kaldığımız okul anlaşmalı olduğu için sıra beklemeden ve para vermeden direk bindik. Big Ben ve Westminster'ı hemen yanınızda görmek mümkün.



London Eye'dan inip tekneye binip tekne turu yaptık. Thames Nehrini kilometrelerce turladık. London Bridge'nin altından geçtik. London Bridge muhteşem mimarisi ile Londra'nın sembollerinden biri. Köprünün açılmasını görmnek burada yaşayan insanlara göre şansı ifade ediyormuş. Ama çok sık açılmıyormuş. Biz göremedik belki siz görürsünüz:)




M&M World 4 katlı bir M&M cenneti! M&M ile ilgili birçok eşya ve her çeşit M&M mevcut burada. Ben de tabiki kendime 2 torba karışık M&M aldım:) M&M World'ü Londra'daki Oxford Caddesinde bulabilirsiniz ( Dikkat! Oxford Caddesi, şehir olan değil yani)



Burası Oxford Caddesi. Londra'nın alışveriş için en uygun yeri. Burada sanırım 6 saat serbest gezdik ve ben 300 pound harcadım. Ama gelin görün ki pişman değilim. Burada çok ünlü mağazaları da bulabilirsiniz.


Üstteki yer Piccadily Circus. Oxford Caddesinin sonunda bulunuyor. Farklı bir şeyi yok ama Londra'nın turistik sembollerinden biri.



The London Dungeon London Eye'ın hemen yanında ve bir korku müzesi. İçinde sandal ile ilerleyeceğiniz bir korku tüneli var. Sanırım fiyatı biraz fazla ama şansımıza tüm bu biletleri okul karşılıyordu bizim için o yüzden ne kadar korksak da bu müzeyi kaçırmadık.



Underground çıkışındaki Sherlock Holmes heykeli. Biliyorsunuz ki Sherlock Holmes İngiltere için bayağı önemli. O yüzden her yerde Sherlock ile ilgili bir şeylere rastlamak mümkün.




Çok sık underground yani metro ile yolculuk ettik. Metro şehrin her yerine gidiyor ve bayağı derine iniyr bu metro. Yolunuzu bulmak zor oluyor biraz o yüzden yanınız da rehber öğretmen olması iyi oluyor.



Madamme Tussauds Bal Mumu Heykeller müzesi benim en en sevdiğim müzelerden biri oldu. Her ünlünün, sporcunun,politikacının, liderin ( Atatürk'ün de vardı) heykeli mevcut. Çok fazla fotoğraf çekindim. Hepsini koyamazdım ama Beatles'ın heykelini görünce delirmiş olabirim. Kesinkilkle gidin ve görün. Müzede ayriyetten para vererek ( tabi yine biz beleşe) Marvel Kahramanlarının lazer ışınlarıyla oluşturulmuş 5D gösterisini izleyebilir ve Londranın taksisinin modeline binip İngiltere tarihini anlatan bal mumu heykel tüneline binebilirsiniz.


Camden Market ve Covent Garden yanyana olan iki alışveriş merkezi ( üsteki resim Covent Garden) Normal mağazalardan daha ucuza birçok şeyi bulabilirsiniz. 5 saatimizi bu iki alışveriş merkezinde geçirdik ve bayağı harcama yaptık. Buralara metro ile gidebilirsiniz.


Buckingham Sarayı gösterişli bir saraydı ( cumhurbaşkanımızın 1000 odalı sarayı kadar olmasa da jdjdj) Sarayın çitleri ve önündeki heykel gerçek altından. Şimdiye kadar nasıl çalmadılar diye düşünmüyor değilim. İşte ülkeler arasındaki fark bu demek ki :D Buckingham Sarayı ormanın tam ortasında. Ormanda 2 saat kadar dinlenip yemek yedik. Oradaki cafede waffle yemelisiniz cidden çok güzel.


İngiltere'nin ünlü askerleri. Bu kıyafetli askerler yalnızca kraliyet için çalışıyor yani her asker bu üniformayı giymiyor.


National Gallery birçok tablonun da bulunduğu bir müzeydi. Ayrıca heykeller ve ünlü ressamlar ile ilgili bilgiler de vardı. Natinal Gallery Trafalgar Meyda'nında bulunuyor. Trafalgar Meydanı ( alttaki birinci resim) Aslan heykelleri ve tam ortadaki sütunu ile ünlü çok büyük bir meydan. Bu meydanda birçok sokak sanatçısı da çizimler yapıyor ve şarkılar söylüyorlar. Örneğin biri yere her ülkenin bayrağını çizmiş ( alttaki 2. resim) hangi ülkeden geldiysen o ülkenin üstüne para atıyorsun. Biz de tabi paramızı attık. Adam bu şekilde para kazanıyor ve bayraklar çok hoş duruyor ve adam fotoğraf çektirmene izin veriyor.





British Museum (alttaki bina) adı gibi sadece İngiliz tarihi ile alakalı değil. Her ülkeden bir parçanın bulunduğu çooook büyük bir müze. Her ülkenin kendi bölümü var hatta o derece büyük. Türkiye için de bir yer ayırmışlar. Kilimleri, kılıçları, Türk paralarını görebilirsiniz. Ayrıca tabutu açılmış birçok mumya var. Tabi ki hepsiyle fotoğraf çekindim :D


Böylece haftaları geçirdik. Bolca alışveriş yaptım, bolca gezdim, yeni arkadaşlar edindim. Svediğim çiklataları tekrar alıp Türkiye'ye getirdim (alttaki resimde sevdiğim şekerlemeler var) Hepsini tavsiye ederim. Öncelikle şunu unutmayın İngiltere çok pahalı bir şehir. O yüzden yanınıza yeteri kadar para aldığınızdan emin olun. Mesela ben 600 poundla gidip 20 poundla döndüm. Bir hafta daha dayanamazdım yani. Dünyanın her yerinden insan vardı. Galiba toplam 150 ülkeden öğrenci vardı okulumuzda. (bknz. Brezilyalı, Çinli, Kanadalı; Norveçli; İranlı; Mısırlı bile vardı) Elimden geldiğince hepsiyle tanışmaya çalıştım. Yüzlerce dost edindim.( en alttaki fotoğrafta bazılarıyla olan fotoğrafımı birleştirdim) Çoğuyla hala görüşürüz. Biz ayrılırken hepsi bizimle birlikte ağladı. Böyle güzel dakikaları eğer yaşayabiliyorsanız yaşayın. Özellikle benim gibi ailesiz, arkadaşlarınızla gidince daha bir özgür ve eğlenceli oluyor. İngiltere kesinlikle görülmesi gereken bir ülke. Hayallerimin şehriydi yıllardır, gördükten sonra daha da hayran oldum.



18 Mayıs 2015 Pazartesi

Kitap Alışverişi!



  Bu hafta bayağı güzel bir alışveriş yaptım. Yeni çıkandan tutun, uzun zamandır isteyip başka kitaplardan fırsat bulamadığım kitapları aldım.
  Karanlıkta buldum seni ve Yabancı'yı uzun zamandır istiyordum ve Ankara Kızılay'da sürekli alışveriş yaptığım kitapçılar Çarşısından ikisini de 12 tl'ye aldım. Korsan değiller ama oradaki satıcılar saolsun artık beni tanıdıkları içi indirim yapıyorlar :D Seçilmiş Kişi'nin kitabını da yine aynı yerden 10 tl'ye aldım. Filmini izlediğim için merak ettim.
  Kurucunun Kızı'nı D&R'dan çoook istediğim için normal satış fiyatı ile aldım. Herhangi bir indirim yapılmadan ama hem ciltli hem ucuz olunca insan kendini durduramıyor asdfg
  Kafkaokur her ay takip ettiğim tek dergi. Çıktığı günden beri severek okuyorum. D&R, Dost, Arkadaş veya diğer kitap satış nokjtalarından 8 tl'ye bulabilirsiniz. Bu ay Sabahattin Ali var! Hafta sonu hentbol antrenmanından sonra kendimi dergiyle ödüllendireyim dedim ve aldım.
  Annemin arkadaşı saolsun bana Telepati'yi almış. Böyle arkadaşa can kurban asdgfh D&R'dan aldığı için(hediye pakeetinden anladım) 30tl'dir.
  Hafta sonu annemin duygularını sömürerek Ankamall'e götürttüm zorla kendimi. D&R'ın 10 tl indirimini kaçıramazdım. Tatlı Şeytan ve Tatlı Tehlike'yi zaten almak istiyordum; indirim bahane oldu. Ama bazıları kalbini dinler tamamen o anki ruh halimle ucuz bulmuşken alayım dediğim bir kitap. Güzel yorumlar da okumuştum. Benim Uzak Yıldızım'sa indirimde değildi. 17tl'ye aldım ama değerdi, aylardır çevrilmesini bekliyorum. O da arada kaynadı. Bir daha D&R'a gideceğim. Çok güzel kitaplar indirimde. Karanlık Zihinler kalmamıştı başka bir D&R'a bakacağım bu hafta. Siz de bir bakın derim. Bu ay babamla da kitap alışverişine çıkacağım. Onu da paylaşmaya ve sizi bilgilendirmeye çalışırım xx


instagram: londrakitapcisi
gerçek hesap: serra_irem

Kaçınılmaz Kitap Yorumu

 

  Ayy ilk kitap yorumu çok heyecan yaptım şuan !!!!!!!!!!!!!!
Nereden başlamam lazım şuan bilmiyorum. Bu işte yeniyim lütfen bilgisizliğimi mazur görün. Burası instagrama yazmaya benzemiyor.
  Evie, sürekli kabus gören ve bu kabuslardan kaçamayn üniversiteye yeni geçmiş bir kız. Kitapta anlatıldığı üzere fazlasıyla mükemmel. Tüm erkeklerin keseceği, okulda oğlanlar sıralama yaptığında ilk ona girecek, hiç oynamadığı bir sporu ilk oynayışında becerecek kadar mükemmel anlatılıyor. Mükemmel anlatılan karakterleri sevmem normalde. Bence gerçekçi olmuyor. Sonuçta kimse mükemmel değildir ama ben Evie'yi sevmiştim. Isındım yani. Sadece sürekli erkekler arasında karar verememesine gıcık oldum.
  Kitabın erkek ana karakteri Reed... Reed de yine mükemmel anlatılan bir karakter. İnsanın gözünde çok karizmatik canlanıyor. Hatta kıza ne zaman bir şey olsa hemen yardım ediyor böyle herkesin kestiği ama kimseye yüz vermeyen kişi Reed işte bu kitapta. Ben Reed yerine diğer karakter Russel'ı tercih ediyorum nedense. Russel da Evie'nin geçmişteki ruh ikizi oluyor ve komik, yardımsever biri. Evie'ye kızıl diyor ama kızın saçları kahverengi. Işıkta saçlarının kırmızı durduğunu söylüyor( aynı saç rengi bende de var bilirim hjsh) Russel tüm kitap boyunca o kadar düşünceliydi ki Evie'ye karşı ben Team Russel diyorum. Bir de inek, sevimli Freddie'miz var. Fredie'de Evie'nin kayıp ikizi gibi bir şey oluyor çünkü çok benziyorlar. Ben Evie, Russel ve Freddie dostluğuna bayıldım.
 

  Biraz kitapla ilgili düşüncemden bahsedersem kitabın orta düzeyde olduğudur. Melek kitaplarını çok severim ve çok melekli kitap okudum. Bu kitapta da bir farklılık göremedim genellikle aynı konular işleniyor. Bu kitapta kızın öngörü görme gibi özellikleri vardı o kadar onu haricinde bir farklılık göremedim. Ayrıca erkek karaktere çok önem veren birisi olarak üzülerek söylüyorum ki Reed beni bir Patch kadar etkileyemedi. Her akılda güzel canlanan en sevdiğimiz olmuyor. Ama serinin diğer kitaplarını merakla bekliyorum. 4 kitap sanırım hepsini okurum. Çünkü okurken sıkılmadım. Son 100 sayfa da olay boldu. Ayrıca Yabancı Yayınları hep ayraçlarıyla benim beğenimi kazanıyor. Şunu güzelliğine bakar mısınız? Umarım serinin diğer kitaplarının da kapakları ve ayraçları güzel olur ve umarım beni ilk kitaptan daha çok etkilerler...

9 Mayıs 2015 Cumartesi

SONUNDA BLOG AÇMAK

 2 ay oldu ben instagram'da bir hesap açıp bookstagram olalı. Bookstagram açmayı da ani bir şekilde karar vermiştim, blog açmaya da aynen böyle oldu. Instagram'da çok uzun süredir bilinen bir Bokstagram olmasam da 2 ayda bayağı ilerleme kaydettiğimi düşünüyorum. Her zaman görüyorum blog reklamlarını. Her bookstagram hesabının blogu vardır neredeyse. Bugün kuzenim bizim evimize gelmişken ve o bu blog işlerinden bayağı anlıyorken artık benimde açmam gerektiğine karar verdim ve işte karşınızda
                   LONDRA KİTAPÇISININ BLOGU !!!!!!!!!!!!!!!
  Elimden geldiğince etkin olmaya ve her okuduğumu uzunca yorumlamaya çalışacağım ama her okuduğumu yazmak zor olacakmış gibi geliyor. Sadece kitap değil film yorumu ve ayrıca yeni haberler ve kitap alışverişlerimden de bahsetmek istiyorum. İki hafta sonra sınav haftam başlıyor. Belki o zamana kadar tam etkin olamam ama ondan sonra elimden geldiğince sizinle görüşlerimi paylaşmaya çalışacağım. Umarım memnun kalırsınız xx
 instagram: londrakitapcisi
 asıl instagram hesabı: serra_irem
 twitter: 50ShadesOfSerra